The Seneca Effect Kitap İncelemesi

Bu önemli kitabın Türkçe değerlendirmesini Büyük Çöküş’ün dışında hiçbir yerde bulamayacaksınız çünkü çatır çatır yıkılmakta olan bir ülkedeyiz. Elbette zihinler yıkılmasa ülke de yıkılmazdı.

Okumaya devam edin ‘The Seneca Effect Kitap İncelemesi’

Kimse Suçu Aşırı Nüfusa Yüklemiyor

On yıl önce ne bu ülkenin basınında, ne kitapçı raflarında, ne kütüphanelerde, ne üst düzey bürokrat ve milletvekili zihinlerinde, ne de aydın kesimin kaleminde yer bulmayan bazı gerçeklerin bilgilerine ulaştığımda “Bunları yazmalıyım” demiştim. Çünkü bu bilgiler yer alması gereken saydığım ortamlarda bulunmuyor ve kimse tarafından konuşulmuyor, tartışılmıyordu. Son derece mütevazı denebilecek, derine inmeyen bir çabayla ürettiğim içerikten izinli ve izinsiz olarak (ç)alıntılar yapıldı. Buna karşılık asıl ulaşmam gereken kişilere ve ortamlara ulaşamadım. Biraz benim stratejik düşünebilme yeteneğim olmayışından, biraz da aydınlık ve vicdanlı olması gerektiğini varsaydığımız kişilerin umursamazlığından olsa gerek, sonuç alamadım.

Sağ tarafta görüyorsunuz, hepi topu yüz okurum var. Emek emek çevirisini yapıp altyazısını hazırladığım belgeseller YouTube’da yüz kez bile izlenmedi. Bazı videolarım bazı ülkelerde engellendi. Geçtiğimiz aylarda Chris Martenson’un belgesel filminin Türkçe sürümünü hazırlamak için benzer konularda yazıp çizen tanınmış iki profesörümüzden yardım istedim. Para ve emeğin tamamı benden olacaktı. Onlar yalnızca ortaya çıkan ürünü kendi takipçilerine, yani daha çok kişiye ulaştıracaklardı. İkisi de geri çevirdi. Böyleyken blog sayfama daha çok içerik hazırlamak akıllıca görünmüyor. Karşılaştırmak için Hikmet Uluğbay’ın internet sitesine bakabilirsiniz. Kendisi elbette benden daha birikimli biri ve yazdıklarını hiç kimse okumuyor, hiç kimse! Kimsenin okumadığı içeriği üretmek için nasıl bir güdülenmeye sahip olabiliyor, kendisine imreniyorum. İşimden arta kalan zamanı kendime harcamak yerine kimsenin umursamayacağı, gerçek ve gerekli bilgilerin, özgün bakış açılarının bulunduğu içeriği üretmek için bir neden bulmakta zorlanıyorum. Yazmayı bırakmaya karar verdiğim günden beri sürekli yazmak ve yazmamak arasında gidip geliyorum. Geçenlerde ilgisiz bir ağızdan nüfus artışıyla ilgili bir yakınma işitince bari birkaç çeviri yapayım dedim. Hiç değilse her şey bittiğinde “Uyarmıştım” diyebilmenin vereceği vicdan rahatlığından bir parça daha satın almış olurum. Okumaya devam edin ‘Kimse Suçu Aşırı Nüfusa Yüklemiyor’

İnkar

Soner Yalçın bir kaç gün önce yeni kitabı Saklı Seçilmişler’le ilgili bir televizyon röportajı verdi. Röportajda bir avuç küresel egemenin dünya halklarını bile isteye hasta etmek, “barışçıl” yollarla öldürmek ve nüfusu azaltmak niyetinden ve bu niyeti apaçık kanıtlayan eylemlerinden söz etti. Ve dedi ki “bunları herkesin bilmesi bir zorunluluk”. Çünkü şu parti, bu parti, şu din, bu din, çalışan sınıf, orta sınıf ayırt etmeden herkesin beden ve ruh sağlığına, iyiliğine, canına, varlığına yönelik açık bir saldırı var. Artık bu daha açık nasıl ifade edilir bilemiyorum. Ve fakat bu bilgiyle yüzleşen kişilerin öfkeden deliye dönmeleri veya kontrollü ama sağlıklı tepki vermeleri beklenirken bunu göstermediklerini görüyoruz.

Psikolojide inkar diye bir konu var. Yeterince üzerinde çalışılmadığını düşünüyorum. Bu sayfada türlü vesilelerle çok kez söz ettim. Bu bir savunma mekanizması. Bilindiği kadarıyla psikolojik savunma mekanizmaları, ruh sağlığını korumaya, ruhsal ve zihinsel gerginliği belli bir düzeyin altında tutmaya ve böylece kişinin duygusal dengesini korumasına yardımcı oluyor. Ancak hikayenin tümü bundan ibaret değil. Okumaya devam edin ‘İnkar’

İnsan Kaynaklı Küresel Isınma Yalanı

Kitap satış sitesi İdefix’in dergisi Sabitfikir’in Aralık 2014 sayısı Küresel Isınma konusuna ayrılmıştı. Dergideki makalelerden birinde konuyu işleyen kitaplardan kısaca söz ediliyor, sonra da Türkçe’ye çevrilip yayınlanmamış ama yayınlamaya değer olduğu düşünülen kitapların bir listesi veriliyor. Orta sayfada okunması önerilen kitapların biraz daha uzun bir listesi var. Ama kitapların hemen hiçbiri bilim okurları için yazılmış değil ve dahası Sabitfikir karşı fikirlere söz hakkı tanınmıyor. Farklı düşünenleri de peşin peşin “aptal” olarak niteliyor. Buna tepkimi göstermek için dergi editörüne ve yazarlarına bir eposta attım. Hiçbiri yanıt vermek nezaketini göstermedi. Konu yıllardır karşıma çıktıkça araştırıyorum. Basın-yayının konuya tek taraflı yaklaştığı ve karşıt görüşlere söz hakkı tanımadığı çok belli. Her zaman olduğu gibi konuya eleştirel yaklaşmamız gerekiyor. Hele basın karşıt görüşlerin itibarsızlaştırılmasında ağız birliği etmişse.

İklim değişikliğinin karbondioksit salımıyla bağının kanıtlanmadığını savunan görüşe ülkemizde yer verilmiyor. Dolayısıyla yalnızca yazılmayanı yazmayı amaçlayan bir blog olarak Büyük Çöküş bu konuda okuruna kapsamlı bir yazı borçlu. Yanıtsız kalan epostamın meraklısı için en azından konuya bir giriş niteliğinde olmasını umuyorum. Okumaya devam edin ‘İnsan Kaynaklı Küresel Isınma Yalanı’

Çokkültürcülük yalanı

Youtube kanalımda zaman buldukça konuşulması yasak veya tabu olan konulara çomak sokan videolar paylaşacağım.
Bu filmin Avrupa ırkını hafif kayıran bakış açısı sizi yanıltmasın. Bu film kinayeli bir dille, propaganda bombardımanı altında popüler ortamlarda konuşulamayan, hele dünyadan bağını git gide koparmış ülkemizde hiç konuşulmayan bir konuyu biraz da rahatsız edici biçimde ele alıyor. Bir kaç dakika içinde klişeleşmiş güncel dogmatik söylemlerin mantıksızlığını komik biçimde sergiliyor. Konulara aşina olanlar için eğlenceli bir yapım. Aşina olmayanlara süper-sıkıştırılmış bir özet geçeyim… Okumaya devam edin ‘Çokkültürcülük yalanı’

Hayatınızda İzleyeceğiniz En Önemli Video

Fizik profesörü Albert Bartlett’ın yıllar boyunca yinelediği uyarılarının bir özeti olan Aritmetik, Nüfus ve Enerji sunumu. Videoyu aldığım İngilizce kanalındaki adını değiştirmeden altyazı ekledim. Hocanın bir kaç İngilizce makalesini albartlett.org adresinde bulabilirsiniz.

Gerizekalı WordPress oynatma listesini gömmeme nedense izin vermiyor. Kalan 4 bölüm için sayfama gitmek zorundasınız, üzgünüm. youtube.com/buyukcokus

Büyük Çöküş “kitap”

Öne çıkan yazılarımdan derlediğim, yazdırabileceğiniz, rafınıza veya diskinize koyabileceğiniz kitabı aşağıdaki adreslerden indirebilirsiniz. Bağlantılar bir süre sonra çalışmayabilir, haber verirseniz güncellerim.
tr.scribd.com/doc/231587531/BuyukCokusKitap

Güncelleme: Yeniden yükledim:

A4 boyutunda çift sütun, yazıcıya uygun:
BuyukCokusKitap

A5 boyutunda tek sütun, düzenlenmemiş:

BuyukCokusKitapA5

Youtube Kanalım Yayında

Birbirinden eğitici ve sıkıcı videolar için abone olunuz! Çeviri ağırlıklı olacak. Özellikle İngilizcesi olmayanlar için. The Money Masters (Paranın Efendileri) ile başladım.
youtube . com/user/buyukcokus

(Devletin) çöküşü…

Haydi telefonlar uzaktan, bilgisayar başından dinlenip kaydediliyor diyelim. Toplantı nasıl dinlenir? Türlü teknikler var. Bu teknikleri uygulamak için önemli noktalarda köstebeklere, görevlilere gerek var. Yabancı haberalma örgütlerinin devletin ağzına burnuna, hücrelerine dek girdiğini ve girmeyi sürdüreceğini 15 Şubat 2010’da yazdığım Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı yazımda şöyle bildirmişim:
“Şurası açık ki, bu yasa ABD’deki NSA’nın, CIA’nın, Pentagon’un Türkiye’de rahat rahat çalışabileceği bir ortam hazırlıyor.”

30 Mart 2012’de Acele Kölelik yazımda şöyle demişim:
“[Ankara’da] Caddelerde ABD otolarından, iş merkezlerinde CIA bürolarından geçilmiyor. Önemli kamu binalarına giremiyorsunuz zaten. Girebilseniz oralarda da çöreklendiklerini göreceksiniz. Bakanların CIA müffettişlerinin odalarına kapıyı vurarak girdikleri efsanevi Menderes dönemini katladılar geçtiler.”

Bunlar elbette benim kişisel varsayımlarım değildi. Gözlenen anormalliklerin dışında basındaki haberler ve Meclis’te konuşulanlar da dikkat çekiciydi. İşte 4 Şubat 2010 günü TBMM Genel Kurulu’ndan “sıradan” bir diyalog:

Ali Rıza Öztürk (CHP Mersin Mv.)- 5 Kasım 2007 Oval Ofis görüşmesinden sonra Ankara’ya gelen 35 kişilik üst düzey ABD subay ya da istihbaratçıları, üç aylığına Türkiye’ye gelmiş olmaları iddia edildiği halde, bunlar geriye dönmüşler midir? Dönmemişlerse neden dönmemişlerdir?

İçişleri Bakanı Beşir Atalay – Bende bir bilgi yok. O konuda bir bilgim yok. Yani geldiyse, gelmediyse bilmiyorum.

Yani göstere göstere çöküyor. Ayrıca bu yıl büyük olasılıkla nurtopu gibi bir ekonomik krizimiz var, hazır olun.

Düşünceyi yönetmek

İnsanın evrilmesinin hayvanınkinden farkı, fiziksel rekabetin değil zihinsel rekabetin öne çıkması. Fiziksel rekabet eski zamanlarda savaş, yokluk, açlık gibi zor durumlarda en güçlü bedenlere sahip olan insanları seçmiş, ama bu evrim bir noktadan sonra, yani uygarlığın kurulmasından sonra yerini zihinsel evrime bırakmış. Savaşları güçlü olan değil, zeki olup daha iyi silahları geliştiren, daha iyi taktik uygulayanlar kazanır olmuş. Zihinsel evrim sürüyor ve zihinsel rekabette önde olanlar (örneğin Batı, örneğin sermaye sınıfı) geride olanlara (örneğin III. Dünya, Türkiye, örneğin işçi sınıfı) egemen olmayı sürdürüyor. Bu egemenliği yalnızca askeri ve ekonomik olarak anlamamak gerekir. Zeki ve bilgili olanlar, aptal ve cahil olanların üzerinde her alanda tam bir egemenlik kurmak ister. Bunun için eldeki bütün araçları kullanırlar. Basın ve kitlesel iletişim araçları da bunlardan biri. Aslında kitlesel iletişim kavramında bir sorun var, çünkü televizyon, gazete, kitap ve kısmen internet gibi araçlar tek yönlü çalışıyor, yani iletişime değil, yalnızca iletime hizmet ediyor. Bu, ciltlerce kitabı doldurabilecek bir araştırma konusu. Basında dezenformasyon (bilgi çarpıtması), basın yalanları, Hollywood yalanları, televizyonun uyuşturması gibi anahtar sözcükleri aratarak bu konuda pek çok çalışmaya ulaşabilirsiniz. Elbette bu sözcüklerin İngilizcelerini de aratmanız gerekecek, çünkü ülkemizde bu konuda pek az ciddi çalışma var. Okumaya devam edin ‘Düşünceyi yönetmek’


Bu bloga abone olmak ve güncellemelerden eposta ile haberdar edilmek için tıklayın.

Diğer 133 aboneye katılın