Para II: Para ölçü birimi değildir

Daha önceki yazımda belirttiğim gibi para insan emeğinin ölçüsüdür. Diyelim petrolün varili 80 dolar. O 80 dolar bir varil petrolün değerini ölçmez. Petrolü yattığı yerden çıkarıp size getiren insanın emeğini ölçer. Bir kg buğdaya ödediğiniz para, tarlasına ektiği ürünü size satan adamın emeğini ölçer. Bir litre tatlı su, suyu şişeleyip size getiren adamın emeğini ölçer. Peki gerçek doğal kaynağın; petrolün, buğdayın, suyun değerinin ölçüsü nedir? Çok basit. Bunların değerini ölçemeyiz. Çünkü bunların doğaya maliyetini hesaplayamayız. Peki bunların doğaya maliyeti nedir? Doğadan aldığımız şeyi tekrar yerine koyma, yani yenileme maliyetidir. Aldığımızı doğa yerine koyamıyorsa bunun maliyetini ölçemeyiz. Koyuyor ise, bütün süreci anlamamız ve analiz etmemiz gerekir. Burada sürdürülebilirlik kavramı devreye giriyor. Sözgelimi buğdayı yiyeceğiz, aynı toprağa dışkılayarak onu gübreleyeceğiz, tohumları tekrar ekeceğiz, seneye tekrar aynı miktar buğday alacağız. Bunları yapmak için harcadığımız enerji de buğdaydan aldığımız enerjiye denk olacak. Sürdürülebilirlik budur. Sürdürülebilir bir sistem parayı kabul etmez. Bu sistemde insan doğanın bir parçasıdır, son üç yüz yıla kadar olageldiği gibi. İnsanın net alışverişi sıfırdır. Tarlanın da. Buğdayın da. Tarlaya buğday için para ödemezsiniz. Hiç kimseye faiz ödemezsiniz. Zamanın değeri yoktur. Zamanla işler değişmez. Dolayısıyla paranın da zaman değeri yoktur.

Bu söylediklerim fazla soyut gelebilir, normaldir. Çünkü şu anda hayatta olan herkes parayla örülmüş bu sistemin içine doğdu. Balığın suyu farketmemesi gibi, parasız, faizsiz bir dünyayı hayal bile etmekte zorlanıyoruz. Bunlar olmadan yüz bin yıl yaşamamıza rağmen. Bu yüz bin yıl boyunca toplumda işbölümü yok muydu? Elbette vardı. İşbölümü parayı gerektiren bir şey değil. Vücudunuzu düşünün. Her organın bir görevi var. Kalp mideye kan pompalamakla görevli. Mide, besini sindirmekle. Mide, besini kana geçiriyor, bu yolla kalbi besliyor. Kalp de ciğerden aldığı oksijeni mideye yollayarak hayatta kalmasını ve görevini yapmasını sağlıyor. Herkes ihtiyacı kadar alıyor. Net alışveriş sıfır. Kimse kimseye para ödemiyor. Organlardan birisi görevini yapmazsa bütün sistem aksıyor, yani organizma hasta olarak niteleniyor. Şimdi içinde yaşadığımız toplumu gözünüzün önüne getirin. Görevini yapmayan organları sayabiliyor musunuz? Peki yalan söyleyen, aldatan, gerçeği gizleyenleri? Bedenimizde hiç bir organ bir diğerine yalan söylemez.

Türlerin hayatta kalması öncelikle su ve gıdaya bağlıdır. Diğer ihtiyaçlar ikincil olduğu için şimdilik konu dışında bırakıyorum. Para bizim hayatta kalmamızı sağlamıyor. Parayla yiyecek ve suyu başkasından satın alıyoruz. Hayatımız o başkasının elinde. O kişinin suyu ve yiyeceği nasıl elde ettiği ile ilgilenmemek, onu kendi haline bırakmak rasyonel mi? Hayati işlevlerimizi tanımadığımız, hatta şartlar gereği güvenmediğimiz insanlara emanet etmek ne kadar akıllıca? Bu sistem daha ne kadar sürer, hiç düşündünüz mü? Günümüzde bu sistemin sürmesi ancak iki bileşenin birarada olmasına bağlı:

1) Para

2) Enerji

Para olmadan çiftçi size yiyecek getirmez. Para sisteminin ne kadar kırılgan ve güvenilmez, onu yöneten gücün ne kadar tek noktada toplanmış olduğunu anlatmaya çalıştım. Paranın yakın gelecekte ne değer ifade edeceği, güya yerine getirdiği iddia edilen üç işlevi ne kadar yerine getireceği meçhul.

Enerji olmadan çiftçi yiyeceği size getiremez. Bırakın getirmeyi, yetiştiremez. Enerjiden kastım elbette fosil yakıt enerjisi. Artık toprağı hayvan gücüyle işleyen çiftçi kalmadı. Bu noktada, hayatta kalmak isteyen bireyin enerji teminini garanti altına alması, enerjinin geleceğini araştırıp analiz etmesi gerekmez mi? Fosil yakıtların ahvalinin ne olacağını önceki yazılarımda anlatmaya çalıştım.

Bir üçüncü bileşen olarak ekolojiyi de denkleme eklemek mümkün. Ki bu noktada Kesişen Yollar yazıma geri dönüyor ve okumadıysanız okumanızı tavsiye ediyorum. Sistemlerin ne yöne doğru gittiği ortada. Hayatta kalmak isteyen birey için rasyonel hareket durumu analiz etmek ve kendisini bu kriz noktalarından uzaklaştırmaktır.

Gördüğünüz üzere para, bireyleri dolaylı olarak toplumdan zihnen yalıtıyor. Sosyal yapıların olmazsa olmazı olan güven, ahlak, dürüstlük ve sadakat kurumlarına ihtiyaç yokmuş gibi bir ilüzyon oluşturuyor. Paranın her türlü yasal ve ahlaki değerin üzerinde olduğu ABD’yi düşünün. Hayatta kalmak için paraya muhtaç olduğunuz toplumun uç örneği. Kimse kimseye güvenmiyor, kimse kimseye doğru söylemiyor. Paranın ve fosil yakıt enerjisinin hükümranlığı yakında sona erecek. Bu gerçekleştiğinde hayatta kalmak için sosyal bağları güçlü bir toplumda mı olmak istersiniz, tek gerçeğin para olduğu bir toplumda mı? Elbette içinde bulunduğumuz toplumu özel durumlar dışında seçemiyoruz. O halde toplumu, doğanın değişmez kurallarına göre daha zinde, yani daha güçlü ve verimli olacak şekilde şekillendirmemiz gerekiyor. Paylaşım, dürüstlük, güven gibi kurumlarımızı kaybediyoruz. Hayatta kalmak için bu gidişi durdurmak ve geri çevirmek zorundayız.

1 Yanıt to “Para II: Para ölçü birimi değildir”



  1. 1 Kuran Bağlısı Kurban Keser Mi? | Gerçeğin Kitabı 22 Ağu 2017, 19:40 yazısı için Geri İzleme tarafından yapılan yorum

Yorum bırakın




Bu bloga abone olmak ve güncellemelerden eposta ile haberdar edilmek için tıklayın.

Diğer 133 aboneye katılın