Hepimiz bir amaç için yaşarız. Bizi hayvandan ayıran budur. Kimi gerçeğin peşinde, kimi zevkin peşinde koşar. Gerçeği bilmek için yaşayanlardansanız bu günlüğü takip edin. Önümüzdeki yıllarda hayatta kalanlarımız insanlık tarihinde eşi görülmemiş değişimlere tanık olacaklar. Lütfen okuyun, araştırın, öğrenin. Ben size çıplak, rahatsız edici gerçeği, kırmızı hapı sunuyorum. Mavi hapı alıp uykunuza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Uyandığınızda çok geç olabilir. Kırmızı hapı seçtiyseniz bilmek istiyorum. Birilerinin benimle birlikte olduğunu bilmek istiyorum. Birbirimize hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.

Kırık linkleri bildirirseniz memnun olurum.

İletişim: nlty2001 [ at ] gmail.com

36 Yanıt to “Hakkımda”


  1. 1 serkan 27 May 2009, 22:10

    Arkadaşım bu bahsettiğiniz olay veya konuları islamla haşır neşir olmuş aydınlar çok iyi biliyorlar.Hatta bu olayların tarihlerini bile verenler var.2012-2020 tarihleri arasında 3.dünya savaşı-büyük kıtlık-hercü merç olacağını iddia edenler var.Sonrası altın çağ ve kıyamet.saygılar.

    • 2 nlty2000 28 May 2009, 16:06

      O “aydınlar” bilmiyor, sadece inanıyorlar. Ben inançlar hakkında değil, gerçekler hakkında yazıyorum. Kadercilik, işi Tanrı’ya bırakıp kafayı kuma gömmek, tepki vermemek kolaycıların işi. Ben önce bireylerin, sonra da kitlelerin tepki vermesini istiyorum umuyorum. Yapılabilecek çok şey var. Sadece bir iradenin oluşması gerek. Vaktimi bunun için harcıyor, gözlerimi bunun için yoruyorum.

  2. 4 teoman1 05 Haz 2009, 04:22

    Yalnız değilsiniz.
    Çok az zaman kaldı, bir kaç ay sonra perdeler açılacak gibi duruyor, petrol fiyatları yakında 200 doları görecek ve start verilecek.
    Askerimiz pek yakında afganistan pakistana gidiyor, güneydoğuyu mumla arayacağız ama petrol kotamız istanbulda sosyal patlamaları geciktirecek bir miktarda tutulacak. kana karşı petrol alacağız. farkındaysanız başbuğ şu anda ameikada,konuda bu olmalı. kaç kelleye kaç varil verirsin. global bir çaresizlik yaşanıyor, başbuğ doğrusunu yapıyor, kelleler nasılsa uçacak, hiç değilse kontrolü elinde tutan grupta kalacağız.
    herkeze silah almalarını öneririm. mümkünse seri atışlı bir şey.

    • 5 nlty2000 05 Haz 2009, 18:47

      Şimdilik yalnızım. Umarım yalnız devam etmem.
      Kanla petrol alacağımız konusunda tespitiniz çok isabetli. Bu vesileyle kanla NATO üyesi yapıldığımızı unutkan zihinlere hatırlatmak isterim. Hatırlayamadın mı sayın okuyucu? Kore Savaşı desem… Yakında mezbahalara ve zevk düşkünlerine toptan pazarlayacak kadar çok sahipsiz çocuğumuz da olacak.(Elhamdülillah)
      Başbuğ doğrusunu yapmıyor. O kadar çaresi değiliz. Çaresiz hissetmemiz isteniyor. Hiç birimizin kellesi gitmek zorunda değil. Ben bir çok şeyin düzeltilebileceğine inandığım için yazı yazıyorum. Yakınlarınızın kellesi gitsin ister misiniz?
      Silahın hiç bir şeyi çözdüğü görülmedi. Tersine, sonu olmayan bir kısır döngüye sokar insanları. Kimsenin aptallığının faturasını kimse hayatıyla ödemesin.

  3. 6 teoman1 12 Haz 2009, 10:59

    çok iyi gidiyor, yeni yazılar bekliyoruz.
    bir de rica:
    alıntı yaparken mutlaka referans verin 😉

  4. 7 bubba71 09 Tem 2009, 07:53

    MERHABA

    BEN SENİN YAPMIŞ OLDUGUN ÜÇLEME İLE İLGİLİ FARKLI 1 BAKIŞ AÇISI KULLANARAK TEMEL BİR TANIMLAMA YAPMAK İSTİYORUM.

    AKIL, VİCDAN VE KUDRET.

    BEN BU ÜÇ KAVRAMI VAROLUŞUN AÇIKLANMASINDA TEMEL GİRDİLER OLARAK GORUYORUM.VE ÖLÇEK OLARAK SENİN BİR ARAYA GETİRDİGİN BU MADDELERİN GENELLEMELERİ YADA DAHA BUYUK OLÇEKLİ TANIMLAMALARI BENCE.

    BU ARADA 3 ANA ETKEN YETERLİDE OLMUYOR VAROLUŞU AÇIKLAMADA.
    BİRŞEYLER EKSİK.
    ONLARDA

    ZAMAN, MEKAN VE İLİŞKİLER.

    2. ÜÇLÜ GRUP İSE DAHA GORECELİ .AZALIP ÇOGALA BİLİYOR.UZAYIP KISALABİLİYOR.DİYCEKSİNKİ VAROLUŞUN NERESİNDE BUNLAR.AMA BEN GENE BİRŞEY EKSİK DEMEK DURUMUNDAYIM.ODA

    AMAÇ

    SON SOYLEDİGİM SENİN YAZINDA BELİRTTİGİN ANA FİKİR İÇİN GEÇERLİ.

    TOPARLAYACAK OLURSAM.KİŞİ AKLINI VİCDANINI KUDRETİNİ BELİRLİ BİR ZAMAN ARALIGINDA BELİRLİ BİR ÇEVRE İÇİNDE ETRAFINDAKİLERLE ETKİLEŞİM İCİNDE 1 AMAÇLA GERÇEKLER.BUNU TOPLUMSAL OLARAK OLÇEKLERSEK
    DUNYA EKONOMİSİNDEN DUNYA EKOLOJİSİNDEN VE DUNYA ENERJİSİNDEN BAHSETMEK SOZ KONUSU OLUCAKTIR.

    DOLAMBAÇLI OLDU BİRAZ AMA BENDE SAYENDE KAFAMDAKİ DUŞUNCELERİ BİRAZ OLSUN SOMUTLAŞTIRDIM.
    SONUÇ OLARAK BİREYSEL FARKINDALIGIMIZ GUNUMUZ ŞARTLARINDA KITALAR ARASI TOPLUMSAL FARKINDALIGA DONUŞMUŞ OLDU.VE KENDİMİZİ BİLMEZSEK DUNYANIN DURUMUNUDA ANLAYAMAYIZ DEMEK İSTİYORUM.

    İBRAHİM ÜREMİŞ
    MİMAR. ENERJİ YONETİCİSİ.

    ELEŞTİRİLERİNİ BEKLİYORUM.

    • 8 nlty2000 11 Tem 2009, 10:35

      Zihinlerimiz paralel görünüyor.
      Bugün toplum olarak “kabullenmeme” gibi büyük bir ortak zihinsel sorunumuz var. Aşması en zor olan konu. Ben burada yazdıklarımı dostlarımla konuşamıyorum. Çok fazla rahatsız edici gerçeği arka arkaya duyunca insanlar hiç bir bilimsel açıklama yapamadan bu bilgileri inkar ediyorlar. “Ortada benim de az çok pay sahibi olduğum bir sorun var, bunu çözmek için ya da olası etkilerinden kurtulmak için ne yapmalıyım” diye düşünmek yerine sorunu yok sayıyorlar. Bu akıl dışı davranışın üzerine gidip bertaraf edilmesi lazım. Kabullenme aşamasını geçtikten sonra işler gerçekten çok kolaylaşıyor.

      Kudrete gelince… Her birimiz sandığımızdan daha kudretliyiz. Benzerine rastlanmamış iletişim olanakları bugün ayağımıza serili iken bunu idrak edememek vahim. 1000 kişi bir araya gelse her şey değişir. Bu kadar kudretliyiz. Kendi kendimizi baskılıyoruz. Aptal olmaya şartlanıyoruz, aptal olunca güya mutlu olacağımıza inanıyoruz. Fiziksel kolaycılık mühendisliğin temeli iken zihinsel kolaycılık kitlesel felaketin temeli olmakta.

      Ben olayın felsefi ya da metafizik boyutuna kafa yormuyorum. Çok basit, temel bazı ilkeleri izah etmeye çalışıyorum. Bu ilkeler düşünmeye alıştığımız, inanadırıldığımız gibi sıradan insanların anlayamayacağı kadar karmaşık değil. Bunları anlamaya çalışmadığımız, anlasak bile “bana ne” dediğimiz için bugün bütün dünya yalanlarla yönetiliyor. Ben bu yalan düzenin ve bilgi kirliliğinin içinde aklını çelebileceğim, uyandırabileceğim bir kaç insanın peşindeyim. Çabam bunun için.

  5. 9 hakan 15 Ağu 2009, 21:54

    merhaba,nlty2000@yahoo.com

    Çabalarina destek için ne yapabiliriz?
    “bana ne” demeyenlerden biriyim.

    • 10 nlty2000 15 Ağu 2009, 23:31

      Öğrendiklerinizi benim gibi yayabilirsiniz. Yakında inşallah Bağlantılar kısmını tamamlayacağım. Orada adı geçen kaynakları okuyup bilginizi artırabilirsiniz.

  6. 11 sahin 11 Eyl 2009, 22:40

    Benim aklımı çelebilirsin. 🙂

  7. 12 Daha net olunuz 03 Kas 2009, 13:35

    Neyin mücadelesini verdiğiniz belli değil.Neye neden karşısınız.Günlük yayınlamak her babayiğtin işi değil.Günlüklerde her şey acık ve net olur.Tarihi gercekler gün yüzünde olur.Konuşmalarınız ve ifadeleriniz net değil.

    • 13 nlty2000 04 Kas 2009, 18:23

      Siz bana “net” bir fikir yazısı ya da belgesel yazı gösterin o zaman. Daha açık nasıl yazılabilir? Aptalların bile anlayabileceği şekilde yazıyorum. Bir çok kişi bir çok şey öğrendi. Öğrenmeye devam edecekler. Sizin günlüğünüzü görelim de ders alalım o zaman, biz beceremiyoruz zira… 😆

    • 14 jay jay justified 05 Ara 2009, 03:20

      Nedir bu? Tehdit falan mı? Eleştiriyorsan destekli gelmelisin. Hoş, nlty2000 yazmış ama tekrar belirtmekte fayda var; şuursuzluğun lüzumu yok. Fikir üret, tartışalım.

      nlty2000 hocam, yazılarını okumaya devam ediyorum. Paylaşmaya da çalışıyorum elimden geldiğince. Şimdilik bir kıpırdanma yok lakin birkaç kişi, takip ettiklerini söylediler 🙂 Hiç yoktan iyidir.

  8. 15 omega 28 Oca 2010, 18:40

    Böyle bir Fikir yürüyüşüne yalnız da olsa başladığın için seni tebrik etmek istiyorum.Tahmin ediyorum ve görüyorum ki çokta fazla yalnız kalmayacaksın/sınız.Aklı selim, seviyeli insanlar olduğu sürece bu adım,patikada yol gösterici sağlam atılmış bir adım olur.

    Bana kalırsa, bizler yani insanlık, insanlar, insan daha da çekirdeğe inersem özümüz…Bizler kaybetmeye mahkumuz.İçimizdeki bu şiddet ve güç,iktidar arayışı,yanan kor ateş en saf ve masum topraklara bile sıçramakta ve kül etmekte.Yüzyıllardır hiçbirşeyden ders alamadık, denedik fakat bastırıldık.Bağırdık bas bas,avazımız çıktığı kadar ama beyni yıkanmış bir avuç aptala.Şimdi fısıldıyoruz,gümbürdüyoruz içten içten.Hiç olmazsa bu sefer bir avuçta olsa bizi duyacak parlak beyinlere…

    Tekrar tebrik ediyorum nlty2000 ve yazıların devamını merakla bekliyorum…

  9. 16 ali desidero 28 Tem 2010, 10:33

    egemen- sömürenler bir kaç şeyi daha derinleştirebilir ya da bilinçli olmayan bir muhalefete de yenilebilirler
    bütün sonuçlar yeni senoryaları doğurabilir

    1. senaryo;din ve milliyet unsurlarını daha da derinleştirebilirler, azalalan kaynaklardan faydalanmak için yeni sömürgeleri ele geçirmek ya da elindeki kıt kaynakları korumak için din ve milliyet faktörlerini daha da körükleyebilrler.. bu da ciddi bir din ve ırk savaşlarına yol açabilir kitle imha silahları burada devreye girebilir, kim bilir belki dünyanın %70 i ölebilir, ölümlerden kurtulmak için ülkeler ve hatta farklı ülkelerdeki aynı ırkla köleliği kabul edebilir
    ama bu senaryonun içinde mutlaka dünyanın önemli bir kısmının ölümü var

    2. senaryo; bölgesel ve küçük it dalaşlarının dışında ciddi denebilecek savaşlar olmaz. en azından kitlesel ölümlerin ya da bir devletin bütün insanlarının öldüğü savaşlar olmaz, ama bu defa da kıt kaynaklar gerçekten dünyaya yetmez, sanayi daha pervasız olur ve doğa insana yenilir, açlık ve kuraklık yine dünya nüfusunun çok önemli bir bölümünü öldürebilir..

    3. senaryo; hem açlık ve kuraklık hem de kitle imha silahları, yani 1. ve 2. senaryonun ikisi de aynı anda olabilir, ki bu dünyada bir kaç devlette hayatı devam ettirir..

    4. senaryo ki bu en sevdiğim senaryo, dünyanın efendileri, insanın yaşamındaki sömürüyü daha da derinleştirirken hala din ve milliyetçiliği körüklemeyi bu defa beceremez, insanların hedefi fizyolojik ihtiyaçları ve nesillerinin devamı iç güdüsüne odaklanır, din ve ırk körüklemesine tepkisiz kalır, kapitalist güçlere ulusal ve uluslararası kitlesel başkaldırılar yapılır ve kapitalist zümre sonsuza dek gezegenden ve insanların özbenliğinden silinir hatta bugünden daha da yaşanılası bir gezegen olur dünyamız

    liberal iktisatçılar iktisatı şöyle tanımlar; insanın sonsuz ihtiyaçlarını kıt kaynaklarla karşılama sanatıdır derler
    unutmayın insanın sonsuz ihtiyaçlara ihtiyacı yok, yeryüzündeki milyonlarca silah sadece insanı öldürmek için mülyonlarca uçakta öyle, holdingler sadece sömürmek için.. efendiler kendilerine göre bir takvim çiziyor dünya için
    ihtiyacımız olan tek şey barınmak ve fizyolojik ihtiyaçlarımız ve biraz da sevgi!
    milyon dolarlık arabalar değil..
    çitlerin olmadığı bir dünya mümkün!!

  10. 17 dedektifnik 28 Eyl 2010, 11:24

    Bu blog’da gördüğümüz tüm yazı ve çevirilerin titiz bir akıl süzgecinden geçtiği açıkça belli oluyor. Ancak kaygım şu ki, aklı ile kalbini- yani saf bilgi ile inancını ayırmakta zorlanan insanlarla dolu bir çağda, soyunduğunuz iş çok zor. Bu ujutsuzluk vermemeli. Ancak buradaki yqazıları okuyanların, omurilikle yaşamaktan kurtulmayı deneyip, beyninin girmediği kıvrımları keşfetmesi için bir kıvılcım olmalı. Saygılarımla.

    • 18 nlty2000 28 Eyl 2010, 18:22

      Hele hele insanların duygusal tepkilerinin ağır bastığı bir coğrafyada, evet işim zor. Herkes gibi benim de felsefi bakış açım ve inancım var. Bunları, burada işlediğim konuların ve savlarımın dışında tutuyorum, sadece objektif, test edilebilir ölçüleri kendime referans alıyorum. İnsanlara arka arkaya “kötü” haberler verdiğiniz zaman umutsuz olarak damgalanmanız kaçınılmaz. Yine de duyguları ısrarla kapsam dışı tutuyorum. Çünkü insanları bazı şeylere inanmaya değil, bazı şeyleri öğrenmeye davet ediyorum. Bence öğrenmeyi bırakmış bir insan ölmüştür. Bu da felsefe oldu gerçi… =)

  11. 19 Ercüment Bosut 02 Ağu 2011, 18:48

    Mezun’da dolanırken keşffettim sizi ve ardınız sıra önce buraya ve sonrasında da Donanım Haber’e kadar izledim…

  12. 20 ONAL 04 Oca 2012, 20:16

    Sevgili nlyt2000
    Galiba ben “bana ne” diyenlerden oldum. İnsanların doğaya, ülkelerine, yediklerine, içtiklerine, seyrettiklerine karşı duyarsızlıkları beni pes ettirme noktasına getirdi. Büyükşehirdeki evimizi sattık, küçük bir köyde biraz toprak parçası aldık, ailecek göçtük. Tüketime değil üretime dayalı bir düzen kurmaya karar verdik. Süt ve süt ürünlerimizi, balımızı, yumurtamızı, etimizi, yağımızı, tahılımızı, sebzemizin bir kısmını kendimiz üretmeye başladık, meyvelerimizi ise gelecek bir kaç yıl içinde ağaçlar yetişince alacağız. Bunların hepsini yapmamız bir – birbuçuk yılımızı aldı. Bencilce gözükebilir ama kendi paçamızı kurtarmaya baktık. Şimdi bir ekonomik kriz olsa umurumuz olmaz. Tavuklar yine yumurtlayacak, inek yine süt verecek, koyunlar yine kuzulayacak, sebzeler ve meyveler yine büyüyecek. İşten kovulma diye birşey zaten sözkonusu değil. Kısacası, kriz bize teğet bile geçmeyecek yani. Bakıyorum, milletin keyfi yerinde, inşallah yanılan bizler oluruz diyeceğim ama gerçekler de ortada. Çevremizdekileri uyarıyoruz, kaçık gözüyle bakıyorlar. Anlıyorum, herşeyi bir anda bırakıp böyle bir hayata adım atmak kolay değil ama herkes bilsin, “imkansız” da değil. İlle köye de gidilmesi gerekmiyor, hayatımızı mümkün mertebe sadeleştirmek, hırslarımızı törpülemek, “ben neden eksik kalayım” zihniyetinden uzaklaşmak, çok afedersiniz ama saçma sapan s.dik yarışlarına son vermek bile fark yaratacaktır.

    Senin çabalarını da takdir ediyorum, biliyorum çoğu zaman boşa kürek çektiğin hissine kapılıyorsun ama vazgeçme. Biz seni okuyoruz, ciddiye alıyoruz, fikirlerine katılıyoruz. Yalnız değilsin.

    Mavi hapı yutalım, yutturalım…

    • 21 nlty2000 28 Şub 2012, 15:48

      Dostum bu yaptığınıza bencillik değil, sağduyulu davranış denir. Sağduyu hem az bulunan bir madendir, hem de rağbet görmez. İyi etmişsiniz. Ancak tespit edip dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım değişim sadece ekonomik değil. Siyasi ve ahlaki bir değişim de var. Asıl korkutucu olan da bu. İneğiniz ot yedikçe süt verir, ama size ineğinize sahiplik hakkını teslim eden malesef devlettir. Devletler değişiyor. Bu değişimi göremeyen toplumlar köle yığını haline gelecek. Blogla ilgili canımı sıkan şey boşa kürek çektiğim hissi değil, blogumun ümit vermekten çok uzak olması. Bu konu üzerinde uzun süredir düşünüyorum ve ümit verici, “iç karartmayan” bir yazı hazırlamak istiyorum.

      Sevdiklerimize mavi hapı yutturalım 🙂

  13. 22 Deepone4 21 Haz 2012, 08:03

    Sayin Nlty!

    Sitenizi “donanim haber peak oil basligi” üzerinden kesfettim. Ancak beni o siteye sevkeden wowturkey.com adli site de “güc ve global sermaye arasindaki savas” adli basligin bir numarali yorumcusu umit1 adli beyefendinin 1-2 sene önce aniden ortadan kaybolmasi olmustur. Alternatif arayisindaydim. Umit1 benim senelerce topladigim bilgileri ve cikarimlari ve anlam veremedigim bir takim celiskileri bir model altinda toplayarak gercekten cok büyük bir ilerleme saglamistir benim icin. Bilmiyorum belki siz de umit1 kaybolmadan önce bahsettigim basligi görmüs olabilirsiniz. http://peakofeverything.blogspot.co.at/ adli bir sitede ise wowturkey’de yazan bir iki kisinin uslubuna cok yakin bir dille konuya girilmektedir, zaten siz de linkini vermissiniz. Bu iliskileri anlatmaktaki amacim, Türkce konusan insanlar arasinda bu konulara hakim olanlarin neredeyse hepsinin birbirlerine en azindan internet ortaminda rastlayacak kadar az olusudur. Kimbilir belki siz de bu kücük derin bilge agda umit1’e veya bana bilmeden rastlamissinizdir. Mesela sizin sitenizde https://cokus.wordpress.com/about/ adresinde yorumculardan teoman1 wowturkey’deki baslikta yazan teoman1’in oldugunu düsünüyorum. Uslup ve silah alma konusundaki fikirleri uyusuyor. Hos, insanlari sadece usluplarindan sözüm ona anonim internet ortaminda bile bulabiliyoruz bazen.

    1944 dogumlu, sovyet isgal bölgesinden kacan 73’te Tükiye’ye gelin gelen alman kökenli annemin hayat hikayesi ve bizi yetistirme tarzi nedeniyle siyasi gerceklik denilen seyin gercekte biraz farkli oldugunu her zaman sezinlemisimdir. Bugün cevaplari verilmeye baslanan sorulari 11 yasindan itibaren sormaya baslamis, eldeki son derece kisitli mainstream bilgilerle bölük pöcük de olsa genel gecer varsayimlari analitik sorgulama üzerinden bazi sonuclara varmis, sonra da kisisel bir kriz nedeniyle 17-21 yaslari arasinda soru sormayi birakmis, sonra Istanbul’dan gittigim Viyana’da tekrar almanca konusulan bir ülkenin getirmis oldugu ferahlik ortamindan faydalanarak tekrar arastirma yapmaya baslamis dört lisan bilen 30 yasinda bir mühendislik ögrencisiyim. Isletme yüksek lisansim ve 5 senelik fena olmayan bir satinalma tecrübem var, ama bunu keske yapmasaydim da zamanimi mühendislige ve teknige harcasaydim diye de soguk terler dökmekteyim ya, o da ayri konu. Bunu da söylemekteki amacim 28 yasinda, eristigi yeni bilgiler ve cikarimlar isiginda, calistigi isyerinde bir toplantinin ortasinda kalemini masaya koyup ani bir kararla o gün istifa edip akabinde dogru mühendislik fakültesinin yolunu tutacak kadar radikal kararlari vermeye hazir insanlarin da oldugunu bilmenizi isterim. Yani bazi insanlar, neyin olup bittigini caktiklarinda, tam yol giden devasa bir tankere aniden 180° dönüsü yaptirmayi göze alacak kadar gözü kara olabilirler, bunu size umudunuzu desteklemek icin söylüyorum. Umit1 kritik bir yazilim parcasini yerine oturtarak gerilmis bir yayi harekete gecirdi, hayatimi degistirmeme en hafifinden katalizatör oldu. Siz de sayica az da olsa bazi insanlarin hayatini degistireceksiniz, büyük ihtimalle kurtaracaksiniz. Her bir birey icin, dünyadaki gercekten olup biteni anladigi an kendisi icin optimum buldugu tepkiler farkli olacaktir. Ben, zaten alman kültürüne yakin oldugum icin ve hayat arkadasim da polonya kökenli almanyada büyümüs bir hanim oldugu icin, gelecekte bizi bekleyen tehditleri hayatimi orta Avrupa’da sosyal piramitte yüksek kalifikasyon edinerek ekonomik acidan nisbeten daha az vazgecilebilir bir insan kaynagi olmak üzerine kurmus birisiyim. Baska imkanlara ve sartlara sahip insanlar kendi sartlarina göre hayatlarini yeniden organize edeceklerdir. Herkesin hayati bir yerde siradisidir.

    Yalniz oldugunuz belirtmissiniz. Akademik anlamda sizinle oldugumu belirtmek isterim. Tabii benim derdim artik Atatürk, Cumhuriyet, Türkiye falan degil ama bunlarin yalnis oldugunu düsündügümden degil,hem bana agir oldugundan, hem de kacip gitme ve sekil degistirerek azalan refahin nisbeten yüksek kalacagi bir yerde oportünistlik yapma lüksüne sahip oldugumdan. Siz süphesiz belki de mecburiyetten daha asil davranacaksiniz ama ben de bir canli olarak giderek cehennemlesek bir dünyada herseyden önce kendi ve müstakbel ailemin istikbalini saglamakla yükümlüyüm. Bu dünyayi ben bozmadim, otomobil sevdalisi olmadim, 11 senedir kullanmiyorum, tüketimim düsük, cocuklugumdan beri tutumluluk, verimlilik, gösteristen kacis gibi orta avrupali degerlerimden ötürü Türkiye’de hicbir zaman itibar görmedim, ben 50% Türk halimle en Atatürkcü, en idealistken benim akranlar bana dünya meseleleri karsisindaki ciddiyetimden ötürü nazi bile diyebilmislerdir; Uzun vadede hep hakli cikmama ragmen underdog oldum. Simdi niye böyle bir topluma gelecek faturaya, dogacak zarara ben de ortak olayim? Ben kendi yüksek ögrenim görmüs babama bile bir laf anlatamadim, ama otelcilikten mezun yüksek ögrenim görmemis annemin önüne 4 sene önce 50 kiloya yakin kitap koydum, birkac ay sonra hakli oldugumu kabul etti ve dedi ki: “Aslinda biliyormusun ben bunlari hep seziyordum, ve nazileri de sovyetleri de görmüs annem dünyanin belki de en fazla 5 kisi tarafindan yönetildigini söyler dururdu. Simdi ne demek istedigini anlamaya basladim.” Son cümle, E. Griffin’nin “The creature from Jekyll Island” adli kitabini okuduktan sonra söylenmistir. Fed’in 1913’te kimler tarafindan nasil ve ne sonuclarla kuruldugunu, ingilizlerin ABD’yi hangi kanallarla birinci dünya savasina soktuklarini, Baskan Woodrow Wilson’in neden sonunda “kullanildim” dedigini konu edinen güzel ama biraz uzun bir kitaptir, daha okumadiysaniz tavsiye ederim. Almanca ve ingilizce olarak amazon.de yada .com’dan bulunabilir.

    Hersey bir yana yaptiginiz ise saygim cok büyük. Umarim akdenizli lacka insanlari uyandiracak bir yol bulursunuz.

    Deepone4

    • 23 nlty2000 24 Haz 2012, 03:33

      Bu müthiş yorum için teşekkür ederim. Toplumların neyi hakettiği konusunda sizinle saatlerce konuşuruz. Bir süredir yazı eklemiyorum. Sadece bir şeyler okumakla meşgulüm. Zihnimi meşgul eden şeylerden biri de toplumların neyi hakettiği, hakettiğini bulup bulmadığı vs. İnsanın ailesinde görüş geçirmiş birisinin olması çok etkili oluyor. Oluyor olmasına da, benim annem ve babamın kuşağında görüp geçirmemiş insan yok gibi. Ve buna rağmen o nesil, bizim nesle bu tecrübeyi kesinlikle aktarmadı. Ben bunu delice buluyorum. Başından darbeler, sıkıyönetimler, ekmek karnesi, benzin karnesi, savaş gibi şeyler geçmiş olan bir nesil, çocuklarına bunların getirdiği olgunluğun zerresini aktarmıyor. TV’siz, internetsiz, telefonsuz, klimasız, otomobilsiz bir ay geçirse ayakları havaya gelecek bir nesil görüyoruım karşımda. Nitekim memleketin hali de bu kadar kırılganlaştı. Üfleseniz uçacak, ağlayanı bile olmayacak 80 milyonluk bir işe yaramazlar yığını var karşımızda. Artık ilk Suriye mi üfler, İsrail mi, İran mı onu bilemiyorum. Ben bu blogda gerçekten o aydınlanma ihtimali olan bir kişi için çalışıyorum. Daha fazla değil.

  14. 24 ERCÜMENT BOSUT 12 Mar 2013, 19:47

    Bana göre, son zamanlarda kendinizi ifade edip amacınıza ulaşmaya çalışmaktan çok unutturma konusunda daha başarılısınız.
    Oysa demokrasiyi tren gibi görüp, kendi karanlık istasyonlarına kadar kullananlar, ellerine geçirdikleri tüm iletişim ve enformasyon araçlarıyla, bütün basılı ve görsel medya ile dahi yetinmeyip, yazılan her satırın, düşünülen her fikrin denetim ve güdümünü bir an bile zaafa düşürmemek adına ellerindekiyle yetinmeyip hak hukuk, yasa falan iplemeden herşeyi yaparak meydanı asla boş bırakmıyorlar.
    Bu durumda yazı ve fikirlerinizi bunca zaman inkitaya uğratmanız doğrudan bu güruha cephane vermek gibi bir lüks oluyor ki, yaşadığımız günlerde bu en son ihtiyacımız olan şey…
    Diğer yandan, her ne kadar söylemlerinizi bir aptalın bile anlayabileceği kadar açık yazdığınızı söylesenizde, mesela en basitinden bir Donanım Haber forumlarında bile görülebilecek nice tipler var ki bunlar ülke genelinden bir kesit ve tek satılık cümleyi okurken anlamaktan veya iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz… Fakat bunlar toplumun önemli bir kesimi ve sizin karşı olduğunuz bütün sosyal iletişim ağlarını ve güncel teknolojik ıvır zıvırı yaşamlarının her anında kullanıyorlar. Yani kullanılabilir en önemli güncel imkan ve kanallar yadsınarak (ki, bana göre din motifi de bunların en ses getirenlerinden oluyor) kitlesel bir hedefe ne kadar ulaşılabilinir acaba?
    Yani bin kişi yeter diyorsanız bilemem ama, belki bu anlamda stratejiyi bir daha gözden geçirmeniz gerekebilir.
    Daha fazla uzatmadan, tekrar hoşgeldiniz diyorum; bundan sonra meydanı fazla boş bırakmamanız dileklerimle, İzmir’den selamlar.

    • 25 nlty2000 15 Mar 2013, 18:00

      Eleştiriniz için teşekkür ederim. Haklısınız.
      Ben bir türlü şu “yanlışı gösteren doğrusunu da sunmak zorundadır” fikrine ısınamadım. Blogumu “hep kötü şeyler” olarak görüp okumaktan korkanlar var. Bununla birlikte kenara çekilecek de değilim. Strateji yapacak kapasitede biri değilim ancak bu bildiklerimi insanlarla paylaşmam gerekmediği anlamına gelmiyor. Bilginin sınırsızca, sansürlenmeden, ücretlendirmeden paylaşılması gereken bir şey olduğuna inanıyorum. Egemen sınıf dediklerimiz bu egemenliklerini giderek artan oranda bilgiyi paylaşmamalarına borçlular. Devlet ve şirket bizim hakkımızda herşeyi bilmeyi talep ediyor ve biliyorlar, ancak biz bir türlü soran taraf olamıyoruz, hep yanıtlamak zorunda olan taraf oluyoruz. Bunun üstüne bir de kendi ellerimizle, zorlama olmadan bilgilerimizi sunmamız tuz biber oluyor.
      Her neyse, ben kendini yalıtma fikrini savunmuyorum. Bu işler ölçü işi. FB kullanmanın da bir ölçüsü var. Mahreminizi NE KADAR açık ettiğiniz de, bunları kulanıp kullanmama seçimi kadar önemlidir. Açık söyleyeyim, hala kredi kartım var. Ama bunu yalnızca ve yalnızca zorunlu olduğu için yurtdışı alışverişlerimde kullanıyorum. En azından nakit paramla ne satın aldığımı kimse bilmiyor. İnternet, cep telefonu, banka kullanmayın demiyorum. Maruz kaldığınız riski bilerek, hesap ederek kullanın. “Deri altı çip yaptırana kömür bedava” deseler sıraya girecek bir yığın gerizekalı var. Buna mecbur olmamalıyız. FB yoksa eposta grupları var. Yeni bir olanak edinince eski olanakları hemen unutuyoruz. Biraz ağır olmak, temkinli gitmek gerek. Bugün RedHack’in yaptığı canlı bir sohbet kaydını seyrettim, köşede Google+ logosu vardı. Yani adam düşmanının sunduğu olanağı kullanıyor, ironik. Feysbuk yeni TV oldu diyorum. TV sizi aptallaştırmaya yetmiyorsa FB var. Cep telefonu sizi adım adım izlemelerine yetmiyorsa otomobiller yardımlarına koşuyor. Uydudan konum belirleme işlevi olan otomobillerin oranı artıyor. Yakında bizim kıyılarımıza vurur. OnStar sistemini araştırın, anlarsınız. Veya gerek kalmaz. Navigasyon aletleri de aynı işi görüyor.
      Neyse. Yazmamı istemeniz güzel. Ne yazmamı istediğinizi de söylerseniz memnun olurum.

      • 26 Ercüment Bosut 15 Mar 2013, 20:34

        İlgili ve samimi yanıtınız için teşekkür ederim…
        Ne yazmanız konusundaki önerime gelince;
        Bana göre, kişisel kapsama alanınızdaki herhangi ve kendinizi yetkin bulduğunuz her alanda ve bu güne kadar olduğu gibi ilginç konularda bilgilendirici ve uyarıcı yazılarınıza devam edebilirsiniz ki, bence duru, net ve akıcı üslûbunuzla bunları okumak son derece zevkli oluyor. Ve tabii mümkünse daha sıkça.:)

  15. 27 kerim 05 Ağu 2013, 20:25

    iyi akşamlar tam bende aynı isimde blog oluşturacaktım bir baktım siz yazmışsınız aslında benim de kendi düşüncelerim olan yazılarım vardı ve bloğunuzda da paylaşmak isterim. yazdıklarınızın tamamını okuyamadım ama gerçekten çöküş çok yakında yazılarınızın devamını bekliyorum.

  16. 28 Efe 21 Ağu 2013, 14:41

    Bu son 1-2 yıla kadar yaşadığımız düzenin garip olduğuna dair şüphelerim vardı, değişik belgeseller izlerken peak-oil le ilgili videolar ilgimi çekti, o zamandan beri hayatımızın ne kadar fosil yakıtlarla içiçe olduğunu farkettim. Şehirlerin enerji karadeliği olduğu ve varolan düzenin devam edebilmesi için dış bölgelere şiddet uygulaması gerektiği aşikar hale geldi.

    Yabancı sitelerden gördüğüm kadarıyla bu meseleyle ilgilenenler ikiye ayrılmış, birisi “cornucopian” denilen, teknolojinin herşeyi çözebileceğini (buna enerji çıkmazı dahil) aynı hayat tarzını korumamız için ne gerekiyorsa yapılmasını (nükleer ve çevreyi tahrip eden GM ürünleri ve yeni buluşlar misal fizyon) ve aslında enerjinin bol olduğunu ama fosil yakıt kartellerinin yeşil enerjiyi baskıladığını savunanlar, ve malthusian doomsday ciler, yani insanlığın dünya ve ekosistem taşıma kapasitesinin 2-5 milyar insan üzerinde olduğu ve fosil yakıtlar tükenmeye başlayınca die-off diye tabir edilen durumun olacağını savunanlar, bunlara yakında dünyanın insan yaşamayacak hale geleceğini varsayanlar da dahil. Benim düşüncem 2. kesime daha yakın, mesela otomobilleri, buzdolaplarını, traktörleri hangi güçle çalıştırırızı aramaktan ziyade müptelası olduğumuz bu yapımı çok zor olan fabrikasyon ürünlerden ve fosil yakıtlardan bağımsız nasıl yaşarız, bunları arayıp bulmak.

    Dünya genelinde insanlar, gelecek nesillerin de yaşayacağı dünyayı mahveden lükslerinden gönüllü olarak vazgeçmeyeceği belli oldu, ben şahsen bu suçlara ortak olmak yerine aşağı yukarı insanların aynı fikirde olduğu bir yerde yaşamayı planlıyorum. Belki bu fikir biraz safça gelebilir ama çok şükür şehirde güzel bir muhitte bir ev (beraberinde nerdeyse ömür boyu, en azından bahsi geçen çöküşe kadar süren bir borç), 3 yılda bir değiştirilen 1-2 tonluk bir demir yığını, sağlıksız besinlere boğulan bedenin çıkardığı hastalıklarla uğraşmak için 60 küsür yaşıma kadar sevmediğim bir işte çalışma gibi içimde bir istek yok. Yapmam gereken tek şey doğanın içinde yüz binlerce yıl insanlar yaşadıkları yere nasıl kalıcı zarar vermeden yaşamış, bunları öğrenip bu şekilde yaşamak.

    Yorum biraz uzun oldu ama sizin de sürekli anlatmaya çalıştığınız gibi atalarımızın yaşam biçimini (sünnilik/deizm de dahil) ve bize batıdan geçen tüketim değerlerini sorgulamamız lazım. Genel olarak kurtuluş kritik düşünce ve kafa sayısını takip etmemekle gelecek gibi. selamlar.

  17. 29 izmirbay 08 Mar 2015, 18:40

    Nurullah Bey, yine yazılarınıza uzun bir ara verdiniz. Umar ve dilerim daha fazla bekletmeden yeni yazınızı görürüz. İzmir’den selâmlar!

  18. 30 Ömer M. 31 Tem 2016, 18:33

    Merhaba. Sizin gibi düşünen çok kişi var ama ellerinden bir şey gelmiyor.

  19. 31 Ahmet 14 Haz 2018, 15:19

    kusura bakmayın ama yaptığınız tahminlerin ciddiye alınacak yanı yok. 2009’dan beri çöken hangi küresel ekonomi acaba?9 yıl geçmiş abd’de borsalar rekor kırıyor, o süreçte yatırım yapsanız milyoner olup yaşamın keyfine bakılabilecekken, saçma sapan tahminler yapmak niye? he çökecek 100 yıla falan.
    Neyse Allah fikir versin ne diyelim.

    • 32 nlty2000 27 Haz 2018, 17:38

      Yorumunuz için teşekkür ederim. Yorumunuz “şimdiye dek olduğunu görmedim, öyleyse bundan sonra da olmayacak” tipi bir mantık safsatası içeriyor. Neredeyse herkes uygarlıkların bir yükselişi ve bir çöküşü olduğunu bilir. Önümüzdeki günlerde koyacağım yazı, çöküşün neden ağır ağır, güzel güzel, kendini hissettirerek gelmediğini ve neden sizin gibi düşünenlerin her zaman çoğunluk olduğunu açıklayacak.

  20. 33 Didem 03 Tem 2018, 20:46

    Yazılarınızı topladığınız pdf’iniz kaynakça olarak verdiğiniz chris martenson’un crash course’larının neredeyse birebir çevirisi. Özgün bir şey yazmış gibi yapıp çalmışsınız meğersem.

    • 34 nlty2000 26 Tem 2018, 06:04

      Dikkatli okusaydınız Martenson’u açıkça kaynak gösterdiğimi görürdünüz. Teşekkürler.

  21. 35 mesutdem 18 Eyl 2019, 19:03

    Çöküş, sistemin tabi akışında olan bir durum değil.
    Çünkü,
    Sistemin çökmemesi için çabalayıp, sistemin kendi temayüllerini ( entropisini ) arkalarına alarak “sisteme hakimiyetlerini” idame peşinde olan birileri var.
    Onların, çöküşü engellemek gayretlerini hafife almamak lazım.
    Çökmesi için mi çabalamak gerekiyor, yoksa onların hakimiyetlerini kırabilmek için mi?
    Fakat meselâ “hayat sistemi”, geride bıraktığı bin yıllar itibarıyla, kararlılığını ustaca kurmuş bulunuyor. O kararlılığın adı “ortaçağ”dır.
    Yani, yahudiler, katolikleri ( Roma’yı ) devirmek için Rönesanslarını gerçekleştirdiler ve bu batıyı ele geçirmelerini sağladı. Fakat buradan başka bir kararlılık yani bugün içinde olduğumuz yahudi ortaçağı çıktı.
    1945’ten beri de kararlılıklarını perçinlemiş bulunuyorlar.
    Soğuk savaştaki gerilim bile “çöküş”e geçmeye yetmedi.
    Aksine, soğuk savaşı zaten “güçlenme” yöntemi olarak kullandılar ve günü geldiğinde kendi elleriyle nihayetlendirdiler…
    Karşımızda çöküş değil güçleniş halinde olan bir ortaçağ var.
    Gıda, su, temiz hava ve fosil yakıtların zora girmesi mi?
    Bunların hiçbiri çöküşü getiremez.
    3. dünyada / devlet diktası altında birilerinin açlıktan veya hastalıktan geberip gitmeleri yahudilerin rezervlerini eritmeye yetemez…
    Kimse de durduk yerde San Andreas depremi ya da kuyruklu yıldız filan beklemesin.

    • 36 tüzün 21 Oca 2020, 07:29

      Bunlar hangi kitaptan? Bu özgün bir yorum ise kanıta ihtiyaç var. Yahudilerin güçlenmelerinde iki önemli olay var: Bankacılığın (faizin) yerleşmesi ve Fransız devrimi. Hristiyan Rönesansı bunların ardından gelen bir şey değil? Rezervi üçüncü dünya bitirmeyecek zaten. Batı bitirecek. Bugünkü bütün egemenlik sistemleri yakıtla çalışıyor. Yakıt bitti mi taş ve sopalarla her yer dümdüz olacak. (tedrici olarak)


nlty2000 için bir cevap yazın Cevabı iptal et




Bu bloga abone olmak ve güncellemelerden eposta ile haberdar edilmek için tıklayın.

Diğer 133 aboneye katılın